23 Ekim 2015 Cuma

  Nicos Kazancakis - Zorba'yı okudum geçen zaman içinde. Pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Kitabın son sayfasını kapadıktan sonra, "okumasam da olurdu" hissi oluştu içimde. Pek de bana göre değilmiş demek ki Nicos amcamız.
  Kazuo Ishıguro - Gömülü Dev'i de bir kaç saat önce bitirdim. Yazarın okuduğum ikinci kitabi (önceki "Günden Kalanlar"dı). Beğendim. Biraz fantastik alanlara el kol uzatması, bol bol R.A.Salvatore okumuş olduğumdan yüzümü ekşitmeme sebep oldu. Kral Arthur yalakalığı yapılan kısımlar haricinde, karakterlerin derinlikleri, yolculukları, sırları, dönemin şartlarının hikaye içerisine iyi yedirilmesi falan derken insan daha fazla okumak için sabırsızlanıyor.
  Sıra Dracula'da, akabinde 1.Dünya Savaşı'na el atacağım.

14 Ekim 2015 Çarşamba

  Yuzumdeki sivilce, Mustafa Sandal'in yillar onceki "Iste" klibindeki, muhtemelen Huney Amerika civarlarindan olan adam gibi. Anlami yok bulundugu yerde olmasinin, ama varligi kaniksanmis durumda.

12 Ekim 2015 Pazartesi

Geçen yazılarımdan birinde, ev arkadaşımın ölümünün vicdanım üzerinde bıraktığı yaralardan bahsetmem üzerine, internetin derinliklerinden gelen beni etkileyen bir yorum.

"Insanlar yalnız doğar, yalnız ölürler. Birinin ölümü başka birinin ilgisizligiyle bagdastiracak kadar basit olamaz. Bir insanin yaşaması sizden bagimsizken ölmesi nasıl sizle bağlantılı olabilir ki? 
Çaresizlik insanoğlunun en büyük yavaslaticisi hayallere ulaşmaya çalışırken yürüdüğü yolda. Herkes senden vazgecse de sen kendinden vazgectigin zamana kadar bu hayat devam eder. Ne zaman yenilirsin, o zaman oyun biter, "game over-ruhen ya da bedenen" yazar sahnende.
Ölümü gerçekten dusunebilsek bu kadar kolay vazgeçer miydik kendimizden? Ya da gerçek ölümü bilsek hayat yine de çekilmez gelir miydi sahiden?"

10 Ekim

  Seçimler yaklaştı ve haliyle güzide ülkemin gerginlik katsayılarının seçim öncesi dalgalanmaları kendini göstermeye başladı. Kimisi basit bir ses bombasından veya havada kaybolan boş tehditlerden ibaret olan bu iniş-çıkışların, kimisi de 100 cana mal olacak kadar ciddi oluyor. Ülkenin tarihinde bundan sonra kara bir leke olarak kalacak olan Ankara'daki patlamanın ardından yine ortama nefret, yine öfke hakim. Ölen insanların, daha naaşları toprağa verilmeden, kan üzerinden güdülen siyaset ve iftiraların yine bini bir para. Terörün yegane amacına ulaştığını görüyoruz.
  Körlüğümüzün içinde farkına varamadığımız (ya da farkında olmak istemediğimiz) şey, bildiklerimizin medyanın "sadece" bize yansıttıkları olduğudur. Onların da olayların hepsini bilmediği malum. Sağda solda, sosyal medyada gelişigüzel analizlerle inanmadığımız siyasal akımlara, devlete vs çamur atıyoruz. Duygularımıza dokunan her uzun yazıyı "kesin doğru" olarak kabul ediyoruz. Çamur atan insanlarımızın çok büyük bir kısmı ne devlet, ne güvenlik, ne istihbarat kademesinde yer almış insanlar tabi ki. Kendi halinde üniversite öğrencisi, bilmemne müdürü, bilmemne mühendisi. Senin benim gibi, devletin kendi içinde veya büyük oluşumlarla olan ilişkisini  gazetelerden, haberlerden, en fazla kitaplardan öğrenen tipler. 25 yaşına gelip de düşünebilidiğini farkeden herkes kendini akıllı sanıyor, daha da kötüsü gazete küpürlerinden veya ana akım medyadan topladığı bilgiyi "mükellef" sanıyor. Kendisi gibi düşünmeyen cahil, kendisi gibi düşünmeyenin siyasi liderini katil yapıyor. "Halkların hakkını" koruduklarını sayıklarken, koruduğu hakların sahiplerine "gerizekalısınız siz" demekten geri durmuyor. "Tahminim şudur" demiyor, "biliyorum" diyor. Nefret ve bağnazlığın basiretini kapadığı noktayı, düşünce düzleminde varılacak son nokta olarak addediyor. Solculuğu üniversite dergilerinde evrimi anlatmak, sağcılığı ise "Osmanlı'nın yaptığı her şey doğrudur." diyerek yorumlayanların, hayatta üretebilecekleri bütün düşüncelerin  toplamı, anca bomba patladıktan bir gün sonra "düşmanını" suçlamaya yetecek kadardır. Zaten o düşünceler de siyasi maşaların demir alaşımı içerisinde zehirlenecektir.
  "Bilmiyorum" demenin ayıp olmadığını düşünüyorum. Çünkü "bilmemek", eğer doğrusunu görmek istiyorsanız, daha fazlasını öğrenmek için gereken çıkış kaynağıdır.