8 Mayıs 2017 Pazartesi

Küçük İtiraf

  Aslında pek küçük sayılmaz ama, kendi içime dönüp bakmaya korktuğumdan ne zaman yapacak bir şey bulamasam tarayıcıda "4" tuşuna basıp, çıkan otomatik doldurmadan "4chan"e giriyorum ve sürekli aşağı kayıp duruyorum. Sanki zaman öldürmek, kendi varlığıma yönelik kaygıyı giderecekmiş gibi.
  En azından bazen farkında olabiliyorum bu durumun.
  Bazen.

Küçük Resimler

 Küçük Resimler başlığı geldi aklıma. Gün içerisinde, günün benim için dikkat çeken veya o günü genel olarak temsil eden bir fotoğraf çekip kaydetmek.
 Mesela bu fotoğraf, 7.4.2017 (yani dün, eheh) tarihinden. Eşimin düğünü* için gittiğim Gaziantep'de, imdadıma yetişen, bana ev konforu ve mutluluğu veren 10 küsür yıllık can dostumun arabasından.
(*Eşimin arkadaşı)

Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar

  Sonunda aylardır okumaya çalıştığım "Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar"ı bitirebildim. Servis işi, başka işler, çökkün duygudurum derken arada kaynayıp giden sosyokültürel verimlilikten sonra düşünce içeriğinin sığlaşmasından sonra farkediyorum hep kitap okuma konusundaki eksikliğimi.
 Tom Robbins genel olarak okuması zor bir yazar olsa da, gülümseten ve zekice kurulmuş cümleler, bu cümleler ile yazarın yaptığı çılgın dans bu zorluğa değiyor. Bu kitabı çeviren arkadaş Nuray Yılmaz'a da insanlığa yaptığı bu katkıdan dolayı teşekkür ediyorum.
  "İnsanoğlunun icatları içinde en totaliter olanı helikopterdi. Barbarca, istilacı olduğundan, dikey manevra kabiliyetini -yükselme, alçalma, dolanıp durma ve fırıl fırıl dönme kabiliyetini- yaşamın hassas köşelerini haşin bir tarzda yağmalamak, insan mahremiyetinin son tatlı kırıntılarını farelere ve köpeklere serpmek için bir araç olarak kullanıyordu. Çeltik tarlalarındaki köylülerin, marihuana yetiştirdikleri küçük arazi parçalarındaki Humboldt hippilerinin, şehrin varoşlarındaki sokak partilerinin mutlu cümbüşçülerinin, otoyollardaki sürücülerin, ıssız plajlarda miskin miskin çıplak güneşlenenlerin hepsi avdı, otoriter sesleri ve başkalarının mahremiyetine diktikleri gözleriyle şu ağır makineli tüfekleri ve roketleri taşıyan kızgın helikopterler için oturan ördeklerdi. Pervanelerin sesi -cop cop cop cop cop!!- polis devleti potansiyelini simgelemeye ve mekanik olarak her özgürlükçünün kabusunun somutlaşmış hali olmaya başlamış bir helikopter için kesinlikle uygundu.
 En küçük pervaneli Cessna'dan en devasa yaratık Boeing'e kadar kanatlı her uçak romantik bir sanat eseriydi, çarpıcı bir heykel, karşı konulmaz cazibesi olan süzülen bir şey; ama bir helikopter... bir helikopter bir cadının havada durmasına sebep olduğu kaba eski bir ayakkabı kalıbı gibiydi. Külçe gibi ve inceliksiz, tıpkı tuhaf bir çocuğun ev yapımı fırıldağı koca bir bokun üzerine koyması gibiydi."
  Ey Dünya insanları, gevşeyin!