"Oooo arabaya bak, Mercedes!" deriz, içinden inen kendini bir şey sanır.
"Ooo adama bak ne şık olmuş takım elbise ile!" deriz, o yapay kıyafetler içinde insan kendini bir şey sanır. (Oysa ki "kıravat" nedir arkadaş... O konuya sonra değineceğim ehuah)
"Vaay ver bakayım telefonuna!" deriz, sahibi kendini bir şey sanır.
Saat, tişört Lacoste , Prada ise "vauuv" olur, çanta Gucci ise "vaay" olur. Neden? Kaliteli mal üretimini ve satın alımını geçtim. İş, marka giymeye ve kendini dışardan satmaya gelince tepemin tası atıyor arkadaş (hangi arkadaş?)
Bu bağlamda hangi konuya kızıyorum peki? Anlatayım. Efendim ben, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Tıp fakültesinde okuyan biriyim. Bu kadar salak birisi Tıp fakültesine neden alınır sorusunu geçelim. Sistemin açığını kullandım, evet. Bizim, yazılı sınavlarımızın yanında sözlülerimiz var. Malum, sözlü dediğimiz nedir, bilgi sınama yeridir, sözlü olarak (hadi canım sen de?!). Çalışırsın, puşt hoca gelir gelmez, çalıştığını sergilersin. Puşt hocanın sana layık gördüğü notu alırsın. Puşt olmayanları da var tabi ki. Neyse, gelelim benim her sözlüde kızdığım, üzüldüğüm ve bir o kadar da güldüğüm konuya : Sözlüye gelen öğrencilerin bir kısmının süslenip püslenerek gelmesi. Şimdi bu cümleyi okuyan insanların, durumu kavraması için biraz ara veriyoruz. Gidin bir çay alın, yudumlayın kendinize gelin ve tekrar yazıya dönün lütfen. Ben de işeyeyim bari (samimi yazar profili).
Umarım çayınız güzeldir. Dönelim konuya. Normal günlerde "tişört + pantolon" muhteşem ikilisi ile okula gelen müflis öğrenci, bugün takım elbise giyiyor. Kıravatını takıyor, ütülü gömleğini üstüne geçiriyor. "Şık" ayakkabılarını giyiyor. Saçlar yan yatırılmış. Yani olay nedir? Olmadığın biri gibi olmak... Peki neden yahu, neden? Anlamıyorum. Bu kadar mı "dış görünüş" endeksli yetiştirildik. BMW marka araba mı bizi daha iyi insan yapar, yoksa doyurduğumuz aç insanlar mı? Edindiğimiz bilgi değil mi sözlüde güvendiğimiz şey? Şıklık adına kendimizden mi vazgeçiyoruz? Bu noktada şu itirazları reddetmek istiyorum : "Şık olmaya çalışmak kendinden başka biri olmak demek değildir". Ama hiçbir zaman o kadar "şık" olmayan öğrencini, sözlü günü bu kadar "şık" olmaya çalışması neden? Sen, hocayı böyle mi etkileyeceksin? Kız mı lan bu, seni kılığına kıyafetine göre değerlendirsin? (Bu şekilde değerlendirme yapan kızlar da yerin dibine batsın, gübre olsun). Gidip kirli sakal veya yazlık şortla gel demiyorum tabi, ama "mantık" sınırları içerisinde günlük kıyafetlerinle gel. Ha pardon, "mantık" mı? Bir koyun, öndeki uçurumdan atladıktan sonra, arkadakilerin mantığı pek çalışmıyor...
Hoca olsam, bu tıp palyaçolarını evirip çevirip, o komik durumlarını kendilerine gösterirdim. Hakkettiği notu verirdim tabi ki, ama ona, sözlüye ne için girdiğini hatırlatırdım. Bir hoca olarak, benim istediğim şeyin onun vücüdunu örten bez parçalarında değil, kafasını dolduran bilgi kırıntılarında olduğunu söylerdim. Düşünüyorum da, alay ederdim onunla, evet. "Normalde böyle mi geziyorsun?" derdim.
Allah herkese akıl fikir, bana da bu insanlara karşı hoşgörü versin. Bu insanlara tahammül etmek ve onlarla açıktan alay etmemek, hoşgörümün sınırlarını gerçekten zorluyor.
( Sonradan ekleme : Aklıma Show TV'deki kıyafet giymeli program geldi. Çok şükür adını bile bilmiyorum ama bizim sözlülerin de o formata yakın geçtiğini görebiliyorum şimdi eheh. En azından öğrencilerin kafasında.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder