10 Mart 2013 Pazar

-LAN!
-NAN!
-Ne bağırıyorsun? Ben bağırabilirim, ama sen bağıramazsın. Nedenini biliyorsun.
-Doğrudur ne diyeyim.
-Sana ne yaptığımı ve senin ne yaptığını sormak için geldim.
-Ben oturuyorum.
-Ben sana oturman için mi para veriyorum?
-Sen bana para mı veriyorsun?
-Sigortan var en azından. Google serverlarında güvendesin.
-Ne yapıyorsun bakalım MeneS?
-Ne yapayım! Monster faciasından sonra yeni dizüstü bilgisayarımın keyfini sürüyorum.
-Mutlusun yani?
-Evet mutluyum! Battlefield'i da sorunsuz çalıştırdığına göre, mutluyum tabi ki de. Artık hafta içleri bol bol oyun oynamak zorunda değilim. Haftasonlarım da var. Oh, çok şükür.
-E dahiliye başlayacak ama buna ne dersin? Oyun oynayacağım diye sonra haftalar ve aylar boyu aynı slaytları çalışmak zorunda kalmayasın kaldım diye? 
- " " : This is the how much i give a fuck about it. diyeyim ben sana. Böyle amerikan filmlerindeki çeteci ama iyi kalpli zenci usülünden. Zaten ondan önce Cerrahi sınavım var, hele bir geçsin o.
-"dahiliye" yazdın, ama sonra da "Cerrahi" yazdın. Bunun hikmeti nedir acaba?
-Belki yakın olan sınavı daha fazla takıyorum, ondandır. Hani biraz da korkuyorum belki, tabi.
-Çalışıyor musun?
-Çalışıyorum ama çalıştığımı hemen unutuyorum. Cuma namazında üzerinde namaz kılınan kartonlar gibi. Cuma namazı esnasında çok değerliler, ama hayata karışınca dakikalar içerisinde unutuyorsun kartonun kıymetini. Aynı şekilde, ben de öğrendiklerimi unutuyorum. Daha önce hiç bu kadar endişe etmemiştim bu konu hakkında.
-O zaman senin işin yaş. Zaten unutkanlığın da arttı baksana.
-Sen ne güzel moral veriyorsun öyle iyi dost seni.
-Google beni senin başından eksik etmesin.
-Of ne boş adamsın hea. Bak mis gibi Cerrahi stajı bitiyor.  Yaptığım en iyi stajdı diyebilirim. Hocaların çoğu kaliteli adamlar. Karakterlerini bilmiyorum tabi ama ders anlatma konusunda öyleler. Çoğu da ilgili ve istekli yani.
-O kadar mutlusun ki sana laf atamıyorum arkadaş. Git, kovuyorum seni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder