Acil dahiliye nöbeti demişken, yazıya geçirmem gereken bir şey var.
Nöbet esnasında asistan abilerimizden bir tanesi arkada bir hastaya pansuman yapılması gerektiğini söyledi. Ön taraftaki yük azaldıktan sonra arkaya gittim, gitmez olaydım. "Küçük yara pansumanıdır herhalde" diyerek daldığım Acil Dahiliye Servisi'nde gördüm ki, yaraların genişliği olmuş Büyük Kanyon... Yaranın içine taş atsaydım, dokuya değmesi bir kaç saniye sürerdi, o kadar derin. Tabi el mahkum, pansuman için gerekli ekipmanı toplayıp başladım pansumana.
6 çocuğu olan ama hiçbirisi yanında bulunmayan, başka bir akrabasının ilgilendiği bu teyzem üstünde herhalde 1 saat uğraştım. Makas bile bulmanın mümkün olmadığı, her aletin sayılı (ve değerli) olduğu serviste, gazlı bezleri bir terzi gibi birleştirip ayırarak büyük yaraların üstünü kapattım -kapattık, hasta yakınının yardımı ile-. Bakterilerin de soyunu baticon ile kuruttuktan sonra tabi ki. Hastaların çoğu ile de iletişimim fena değildir, severek yaptığım için bu da hasta ve yakınlarına yansıyor bir şekilde (tıpkı işini severek yapan her insanın, yardım ettiği kişide oluşturduğu o memnuniyet gibi).
Pansuman ile işim bittikten sonra tekrar Poliklinik olan tarafa yöneldim. Oradaki işlerle meşgul oldum. Bir süre sonra hasta yakını olan amcam geldi, beni çağırdı. "Herhalde hastayla ilgili bir soru soracak" diye düşündüm ve yine "yara-Büyük Kanyon" olayındaki kadar yanıldım. Gariban amcam cebinden bir miktar para çıkardı. Bana doğru uzattı parayı. Bir elimde Sarelle çikolata, kafamın içinde birden frontal-oksipital gezen deşarjlar, şaşkınlıkla geri çekildim. Amcama zor anlattım bu işin parasını zaten aldığımı,zaten işimin bu olduğunu, bir hayır duasının yeterli olduğunu, bu parayı da sadaka olarak vermesini istediğimi. Zor ikna ettim. Kötü niyetli biri değildi pansuman yaparken gördüğüm kadarıyla, ama çok üzüldüm.
Çok üzüldüm, çünkü amcam kim bilir hangi devlet dairelerinde böyle iş halletmek zorunda kaldı... Zaten işini yapması gereken insanlara, o işini yapması için ne kadar para verdi... Ne kadar hak yenildi, ne kadar iyi insanın parası böyle alındı... Hangi kültür öğretti bunu amcama... Keşke hastanedeki servislere katkı yapacak bir fon olsaydı, oraya koyabilseydi parasını. Bazen gerçekten büyük imkansızlıklar içerisinde Yoğun Bakım Ünitesi olsun, Cerrahi Servisleri olsun, büyük işler başarılırken hastanede -kimi insanların da büyük özverileriyle-, öte yanda Ankara'da birilerinin ego masturbasyonu yapması için inşa edilen bir koca "saray". Terazinin iki yanına koyuyorum ve anlam veremiyorum.
Amcamın "Allah razı olsun hocam" deyişi bana yetti, beni mutlu da etti. Ama içim kahroldu onu odasına gönderirken. Acaba muslukları altından mıydı oranın?