29 Ağustos 2016 Pazartesi

   Erenköy Ruh ve Sinir'in kuytularında çırpınıp durduğum şu dezorganize günlerde, kafamın içine sokmaya çalıştığım onca terminoloji ve hukuki-bürokratik işler içerisinde nihayet nefes alabilir hale gelmeye başladım. Devir hastası denen şeyin ne korkunç bir şey olduğunu da hemencecik anlamış oldum. Ortada devraldığım hastanın onca işi dururken ve ben bu işlerden herhangi birisinin bile nasıl halledildiğini bile bilmezken... Yavaş yavaş öğrenilecek bir şey herhalde.
  Ruhsal Durum muayenesinde de kendimi geliştirmem lazım. Özellikle düşünce hızı ve içeriği değerlendirme konusunda oldukça zayıfım. Gözlem yaparak ve değerli kıdemlilerin tavsiyeleri ile daha iyi bir noktaya gelebileceğime inanıyorum. Ama yorgun olarak eve dönmeyi özlemişim ne yalan söyleyeyim. Çalışmayınca sıkılıyorum ben, biraz babama çekmişim herhalde. İşe erken gitmeyi seviyorum, geç çıkmayı hiç dert etmiyorum. İçinde bulunduğum servis de 8'de başlıyor, akşam da 5-6 gibi çıkışı var. Belki de yeni başlamanın şevkidir, bilemiyorum. Ama hem tıp öğrencisi iken, hem de intern'ken, "bu heyecan geçer" dediler klinik merakı görenler. Haklı olduklarını düşünmüştüm. Ama haksız çıktılar sürekli. Umarım psikiyatri için de aynı merakım kalacaktır.
  Ayrıca "Erenköy" etiketli ilk yazı bu olacak sanırım, hayırlı olsun bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder