Toplulukların en büyük zaafı duygu ile hareket etmeleridir. Düşünce ile değil. Daha önce defalarca vurgulamış olabilirim burada. Ama şimdi daha derinlemesine değineceğim. Muhalefet yapmayı beceremeyen ideolojik maymunlar üzerinden. Maşanın ucundaki gençler de diyebiliriz aslında eheh. Maşayı tutan da, tepedeki yaşlı moruklar ve yandaş medya işte. Onlar düşünüyor. Ellerinde tuttukları medya ile kendi taraflarından olan gençlerin düşünmesine izin vermiyorlar. Şimdi, bugüne kadar ciddi şekilde muhalefet yapılan bir kaç konuya geriye dönük olarak değineceğim. Boş muhalefetin, boş derinliklerinde kaybolalım iki üç paragraf bakalım.
Hatırlar mısınız (MeneS seslendiği kişilere bakar. Orada kimse yoktur eaheuah), bir ara "internet filtresi" geyiği vardı. Hala var, ama ilerlemesi durdu sanırsam. Baştan şunu belirtelim, her türlü sansür yanlıştır. Bunu yapan zihniyet, geri kalmıştır. Hükümet bu konuda yanlış yapmıştır. Nokta. Bahsetmek istediğim şu, TTnet, filtre getireceğini duyurdu. Aileler için. Çocukları pornografik sitelere erişmesin diye. Amaç bu. Ama muhalif gençlere giden bu haber, "İnternet sansürleniyor! 30 Ağustos'ta bloklu internet kullanacağız!" şeklinde girdi beyinlere, muzlarla beraber. Tabi haklı olarak kızdılar felan filan, yürüyüş yaptılar. Özgür internet ayağına. Sorumlu kişiler çıkıp, 2 ya da 3 kere açıklama yaptı : Bu filtre çocukları olan aileler içindir. Onu İSTEYEN kullanır, İSTEMEYEN kullanmaz. Hükümet yetkililerine güvenmek için haklı bir sebebim yok tabi. Anam değil, babam değiller. Ama ısrarla bunu söylediler. Tabi karşı taraf susmadı. Sonra 30 ağustos geldi. Herkes en sevdiği porno sitesine özgürce girebildiğini gördü. Kimse de çıkıp, "Aaaa evet siz haklıymışsınız. Biz o kadar eylem yapmışız. Boşunayımış. Medya bizi kullanmış pardon" demedi. Eminim, o taraftan kimse aklından bile geçirmedi bunu.
"23Nisan'ın stadlarda kutlanması kaldırıldı". Cümleye dikkat. Şimdi, yandaş medya olacağım. Patron ve gazeteci.
P: Şu Kuzey Kore ne kadar geri kalmış ülke değil mi ya? İnsanlara bak. Nasıl tek bir adama tapıyorlar. Nasıl insanlar var ahahaha. Baksana adama toz kondurmuyorlar.
G: Hakikaten he, iyi ki biz gelişmiş bir toplumuz.
P: Yeni haber var mı bakalım?
G: Hocam, hükümet stadlarda 23 Nisan kutlamayacakmış artık.
P: NEEEE! Aman Allah'ım! Atatürk görse ne derdi? Cumhuriyet elden gidiyor azizim.
G: Ciddi olamazsınız?
P: Tabi ki ciddi değilim eheh. Bunlar, uyandırmamız gereken duygular.
G: Siz var ya siz, hakkını veriyorsunuz işinizin. Gelin öpeyim sizi.
P: Höt! Bu ne samimiyet!
G: Pardon hocam. O zaman haberi güzel bir makaslayalım.
P :"23 Nisan'ın kutlanması kaldırıldı". Nasıl oldu?
G: Güzel de, biraz bizimkilerin yüreğini hoplatacak şekilde koyulmalı bu. Yasak filan olmalı işin içinde.
P: Hmm... "23 Nisan'ın kutlanması yasaklandı". Bu nasıl?
G: Vaoovv! Harika!
Kim bilir hangi gazetenin başlığında "YASAK" olarak çıktı bu haber. Bizim amfide bir kaç kendini bilmez, yaptığı duyuruya "23 Nisan Kutlamalarını Yasaklanması hakkında bir duyurum var arkadaşlar" şeklinde başladı duyurusuna. Kendi buna inanıyor muydu? Yoksa, üstleri öyle dediği için o da öyle mi dedi? Gerçeğin, farkında mı bu insanlar? Yoksa, siyasi görüş bu kadar mı tıkamış durumda dimağı. Mustafa Kemal görse, gerçekten ne derdi beyinsiz muhalefet yapanlara? Ne derdi kendi adını kirletenlere? Her neyse, 23 Nisan kutlandı, yasak filan yoktu. O taraftan acaba bir kişi "Yasak değilmiş lan. Kutlanıyor işte. Sadece stadlarda kutlanmıyormuş. Pardon, medya bizi yönetmiş." diye düşünmüş müdür?
Yine geri dönük bakacağım olaya. Suriyeye tezkere onaylandı yakın zaman içinde. Ben oldukça geç öğrendim bu haber. Gazete ve televizyon kurcalamadığım için pek fazla. Hükümetin niyetini anlamak için çok da akıllı olmaya gerek yok, Suriye'ye mesaj göndermek amaç. Hiçbir akıllı yönetim, zaten ordu bir bela ile uğraşırken ve milyarlarca dolar silah sanayine giderken üstüne yenisini eklemek istemez. Ama bir baktım, okulda "Savaşa Hayır!" pankartları açılmış hemen. Katılıyorum, savaş olmasın. Kimse ölmesin. Ama bunu diyen zihniyet, çok değil, bir kaç yıl önce "Ordu Göreve" pankartları açan zihniyetten. Çelişki yok mu? Biri de düşünüyor mu acaba "Hocam, bu işte bir terslik var ya. Biz bir kaç yıl önce ordu darbe yapsın istiyorduk. Şimdi içinde silah olan bir şeye karşı çıkıyoruz. Biz kaypak mıyız neyiz?" diye. Sanmıyorum. Dediğim gibi, duygular ile yönetilir beyinsiz kalabalıklar. Düşünce ile değil.
Kürtaj yasağı mevzusu. Bu mevzu çıktığında , sanırım bir şeyler sümen altı edildi değil mi? Başka bir konu vardı, değiştirildi o bu sayede. İnsanların bebekleri ve vücütları ile verecek oldukları karara devlet karışamaz tabi. Devletin amacı, toplumun düzen içinde yaşamasını, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde sağlamaktır. Ötesi değil. Kürtaj yasağı mevzusu ortaya çıktı, feministler ayaklandı. Slogan belli : Benim vücudum, benim kararım. Çok doğru bir slogan, evet. Ama neden samimi olduklarına inanmıyorum? Çünkü, başörtüsü için yasak varken "Benim vücudum benim kararım" sloganı ile hiçbir feminist eylem yapmadı, en azından benim bilincimin yerinde olduğu müddetçe. Bu da, muhalefetin arkasındaki derin boşluğa götürüyor bizi. İçi boş muhalefet. Savunulan bir hak değil aslıda, sadece muhalefet etmek için bir sebep aramak ve bulmak. Sonrası önemli değil.
Kural 1 : Siyasete bulaşma.
Kural 2 : İnsana tapma, herkesi mantık çerçevesinde takdir et ve eleştir.
Kural 3 : Hareketlerinin arkası dolu olsun. İğne ile delindiğinde balon gibi patlamasın. Samimi ol.
Kural 4 : Hayır. Ardarda kurallar yazarken kesin rakam şakası yap.
Kural 6 : Kural 5'i atla.
"kimseye bu kurallardan bahsetme" kuralını yazmayı unutmuşsun ;-(
YanıtlaSil