12 Ocak 2013 Cumartesi

-Oh karnım da doydu.
-Acaba ne yedin de doyurdun kendini?
-Biraz salata yaptım, üstüne de biraz soğan halkası yedim. Atıştırmalık bir yemek anlayacağın.
-Yeterince iyi değilmiş...
-Bence gayet iyiydi.
-Yeterince sağlıksız değilmiş yani onu demek istiyorum.
-Neyse, napıyorsun bakalım sitede hayat nasıl gidiyor?
-Benim hayatımı bilmiyor musun salak? Sen gelene kadar duruyorum burada işte. Belki güzel kız gelir de, IP'sini kaparım diye bekliyorum ama olduğu yok.
-Seni aç gözlü, utanmaz arlanmaz sanal yaratık seni. Keşke senden kurtulup yerine başkasını alabilsem. Ama yapamıyorum.
-Yapamazsın, çünkü ben kafanın içindeyim. Sen napıyorsun?
-Oh oh neler yapmadım ki. Mesela dün ne oldu biliyor musun?
-Soru retorikti sanırım. Yoksa gerçekten dün ne yaptığını bilmemi beklemiyorsun herhalde?
-Beklemiyordum tabi ki.
-...
-...
-Devam etsene!
-Ha pardon ehuah. Biyoistatistik sınavı vardı. Bir de kendisi için 1. sınıfta aldığım kitabı kaybettiğim kitabı tekrar aldığım yetmiyormuş gibi kafamın içini, hiç de elverişli olmayan bir şekilde matematik hesapları ile doldurdu. Düşün yani, normal balkonda , hayvan etlerini depoluyorsun. Kokar değil mi ? Kokar yani. Cevaplama. Başın olsa "evet" anlamında sallayacaksın biliyorum. Olmaması beni o kadar da üzmüyor.
-Konudan sapma.
-Pardon. O kokan etler kafamın içinde dursun şimdi (hayır beynimi kastetmiyorum! üst tarafı oku!). Sonra bir nokta daha var değinmem gereken: sınavın saat 3'te olması. Gece olması muhtemel olmadığı için 15.00'a denk geliyor yani. İnsanlar için bir beis yok gibi geliyor, ama benim için var. O saatlerde beynimdeki tüm dişliler yavaşlamış , yağ borularım tıkanmış oluyor. Tekrar çalışması için kendini resetlemeye ihtiyacı oluyor yani. Uyuyunca, tamirciler geliyor nöronlarıma, tamir edip düzeltiyorlar. Sınav varken psikolojik olarak dinlenme ihtimalim yok zaten. E öncesinde de derslerimiz vardı. Durmuyor beyin.
-Tabi o kadar çalışınca da su kaynatıyor?
-Sanırım ilk defa beni anlıyorsun Enes.
-Teşekkür ederim MeneS. Seni anlayacak, anlamak isteyen insanları kendinden uzaklaştırdığın için bir ben kaldım burada.
-Lütfen deme öyle.
-Hesabını alacağım senin sonra.
-İşte durmuyor beyin dedik, pardon dedim. Yalnızım çünkü. Şimdi düşün, kafamın içinde kokuşmuş etler var, sonra da çalışmayan bir sistem. Girdim sınava. Önüme verdiler formül kağıdını. Formüllerin hepsini yazmışlar oraya.
-E daha ne istiyorsun ki?
-Vallahi, her formülü bir mısır gevreği tanesine yazıp 700gr'lık poşete atsalardı oradan arasaydım daha rahat bulurdum.
-Ufak at...
-Pardon ehuah. O formül kağıdında zaten aradığımı bulamayacağımı nedense-
-Noldu?
-Az önce son bardak limonatamı döktüm -_-
-Helal olsun.
-Koynum limonata ile oldu. Sınav... Nedense biliyordum formülleri bulamayacağımı. Zaten bulamadım da eaheha. Sınav başladı , bazı soruları ne yapacağımı bilmediğim için zaten bakmaya gerek duymadım formül sayfasına. Gerek duyduklarımı da uzun uğraşlar sonucunda bularak 3 denemede doğru yaptım. 2.5 liralık küçük hesap makinası ile bu kadar oluyor işte hehe.
 Biliyor musun uzun zamandan beri ilk defa panikledim. Ellerim titredi, terledim. Kendimi çaresiz hissettim. Çünkü sınav sonuna doğru, hala yapacak bir sürü soru vardı. Salladım onları da. Ama çaresizlik hissini unutmayacağımı. Hoş, çaresizliği biliyordum. Panik diyelim. Evet evet, panik.
-Daha var mı başkalarına anlatamadığın için buraya yazmak istediğin şeyler.
-Evet var. Ortopedi stajına başladım. Öyle. Anlatırım onu sonra, hoşuma bile gitmeye başladı açıkçası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder