64.DHY 4. Ağrı Seferi, maddi ve manevi açıdan doyurdu beni. Ambulansta vaka sayımı güzelce arttırdım, bir tane de arreste geldim hatta. Ama ritmi görene kadar, hastaneye varmıştık bile. Yol üzerinde CPR yapmanın ne kadar zor olduğunu da bu şekilde görmüş ve deneyimlemiş oldum böylece. Bir dahakine daha iyi yöneteceğimi umuyorum vakayı. Minimum düzeyde kalp masajını aksatmış olmak yine de başarılı sayılır..
Okuduğum kitaplardan bahsedecektim, buraya geldim. Geriye dönüyorum.
Az önce bitirdiğim Doğu'nun Limanları'na (Amin Maaluf) değineyim. Başka kitabını okudum mu hatırlamıyorum. Hikayenin yaşandığı tarihi, coğrafyayı, toplumları yansıtması, bunu da hikayenin içine yedirmesi çok başarılı. Irkların birbiri içine girdiği coğrafyadan doğan bir adamın, İsyan'ın, Dünya Savaşları ve sonrasındaki güzel hikayesini anlatıyor kitap. Ele aldım mı, bırakması zor cinsten. Alıntı yapayım hoşuma giden bir yerden :
"Ölümü son çıkış olarak düşüneceksin. Bil ki kimse seni bundan alıkoyamaz ve tam da bu nedenle, elinin altında olduğu için onu yedekte tut, sonuna kadar. Diyelim ki geceleyin bir kabus gördün. Bunun bir kabus olduğunu, başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay, daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta en korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun. Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar... Hayat bu, de kendi kendine, ikinci kez çağırılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin. Beni sorarsa, "imdat çıkışı" sayesinde ayaktayım. Çünkü emrimde, ve onu kullanmayacağımı biliyorum. Ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim!"
Bundan öncesinde Otomatik Portakal'ı (Anthony Burgess) bitirdim. Gençlerin eğlence anlayışının başkalarına şiddet uygulamak olduğu çok da uzak olmayan bir dünyada geçiyor. "İnsan özgür olsun, iyi ve kötü arasında tercih mi yapsın, yoksa tercih yapamadan sadece iyi mi olsun?" sorusunu soruyor. İkinci sorudaki "insan" gerçekten "insan" mı oluyor, yoksa robottan farksız mı? Herkes robot gibi olsa ne yazar, herkes mutlu olduktan sonra? Herkes "iyi" olursa, "iyi"nin anlamı kalır mı? Bunlar bir anda düşünerek kitaptan çıkardığım sorular, eminim internette çok daha kaliteli sorgulamalar ve incelemeler vardır. Aslında düşününce internette herşeyin illa ki daha iyisi vardır. İnsanın yazmaktan vazgeçesi geliyor ehe
Sabahattin Ali'den Sırça Köşk'ü de arada bir okuyuverdim. Öyküler benim için zaman kaybıymış. Onu da doğrulamış oldum.
Bu kitapları aldığım Ağrı'daki tek kitapçı olan kitabevi o kadar korsandı ki, kitap ayraçlarında numaralarını bile düzgün yazdıramamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder