Bir insanın haftasonu nasıl rezil olabilir? Gitmek istemediği bir yere götürülmesi bu sebeplerden biridir. Eminim herkes bu konuda hemfikirdir. Tabi burda insanların benimla anlaşamadığı bir nokta var. O da şu : gittiğim yer Uludağ. "La oğlum neden kaymadın lan" gibi yorumlara ve akıllardaki (eğer burayı birden fazla kişi okuyorsa tabi ehuah) cevap vereyim : Ben kayak yapmayı sevmiyorum. Neden? Aslında eğlenceli iş, bunu inkar etmiyorum. Ama o eğlenceli almak için , özellikle şehirde yaşayan biri olarak, oldukça zahmete girmek gerekiyor. Sıralıyorum : Altunizade'den Uludağ'a yolculuk ve kaymak için yapılması gerekenler...
- Sabah 4.30'da kalk. Erken kalkıp erken saatteki bir otobüse bineceksin ki, erkenden Uludağ'a gidesin ve erkenden kaymaya başlayasın. (ve bir cümlede en fazla "erkenden" kullanma oscarı... And the Oscar goes tooo...)
-5 saat yolculuk çekeceksin. Sorun yolculuğun uzunluğu değil, o saatte yatağa duyulan bir açlık. (omurga ile verilen efsanevi bir savaştan sonra uykuya da dalınabilir tabi)
-Kendi kayaklarını getiriyorsan onları otobüse yükle. Sonra otele veya amcanın Uludağ'daki evinde vardığında o kayakları taşı. Senin yoksa zaten kiralayacaksın. muhaha
- Oteldeki odana git yerleş. O kadar çantayı ortada bırakacak değilsin ya!
- Sonra kaymaya başla. Ama önce kayak pistlerine giriş için parayı basman lazım. Buraya kadar gelmişken basmamak olmaz.
- İki gün deliler gibi kay. Yihuu!
- Sonra da dönüş yolculuğunda bunları tersten uygula. Eve gidince pelteye dönmüş ol. ehuah.
Bu yüzden sevmiyorum bu mereti. Çok zahmetli yahu. Tabi hayatındaki rutini kırmak isteyenler (mesela babam) için oldukça ideal. Haftasonu, rutin'den kaçacak bir şey. Ama benim gibi insanlar içinse : meh.
( Ha ben gidince ne mi yaptım iki gün? Uyudum, resim çizdim, azıcık ders çalıştım. Belki de bi' psikoloğa gözükmeliyimdir ha? )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder