Ağrı'da görev yaptığım doktor arkadaşlarım ile nöbetteyken, her nasılsa konu "sıkıntı paylaşma"ya geldi. Kadıköy Anadolu Lisesi'nden olan arkadaş, ailesine yönelik olan sıkıntısını paylaştıktan sonra, gülücükler içerisinde bana geldi paylaşma sırası. Paylaşan insanla paylaşmak gerekir diye düşündüğümden ben de kendi büyük sıkıntımı açtım onlara. İkisinin de hayat görüşüne ve akıllarına güvendiğimden içim daha da rahattı. Gülüşmeler ile başlayan konuşma, gözyaşı ve biraz karamsarlık ile odaya sıkıntılı bir hava verdi. Tesadüfe bak ki, kaybettiğim ev arkadaşımla, şimdi beraber çalıştığım arkadaşım tanışıyormuş. Görüş ve duygu alışverisinde bulunduktan sonra, hayata yönelik genel tavsiyelerini aldım onların. Pek fayda edindiğimi söyleyebilirim.
Peki neden anlatıyorum bunu? Şu yüzden, çalıştığım onca gün içerisinden nedense dün paylaştım özel hayatımı onlarla. Ve yine aynı gün, ambulans ile gittiğimiz evde ekibimdeki paramedik hastaya gerekli müdahaleyi yaparken, gözüme bir bebek ilişti. Yer minderleri, soba ve bir televizyondan ibaret olan modern bir köy evinin zemininde sessizce yatıyordu sırt üstü. Kıvırcık sarı saçları, bölge insanının karasıyla tezattı resmen. Bebeği korkutmamaya dikkat ederek aldım kucağıma, 1 yaşındaki ufacık bedeni ve etrafındaki dünyayı anlamlandırmaya çalışan, henüz gerekli gereksiz anılarla dolmamış zihnini yansıtan kocaman gözleri bana şaşkınlık içerisinde baktı. Şaşırdığım şeyse şu oldu, ben sevmem bebekleri ve ne de güzel ki bebekler de aynı duyguyu benim için besler. Genelde sevmezler beni. Evde görünce yolu değiştirir, yanına yaklaşınca ağlar filan. Annesinin söylediğine göre de gözlükleri çok seviyormuş, belki de bu yüzdendir bilmiyorum. Gözlüğümü eline aldıktan sonra da bana bakıp gülümsedi küçücük ağzıyla kocaman yanaklarında kırışıklıklar yaratarak. Kucağımda oradan oraya taşıdığım müdahale süresi boyunca. O da bana gülümsedi, ne yaptıysam karşılık verdi. Paramediğin çantasına alıp kaçırasım geldi çocuğu, o kadar sevdirdi kendini bana. Gayri ihtiyari adını sordum dedesine, ismini söylediğimde ürperdi tüylerim. Çünkü vefat eden arkadaşımla aynıydı adı.
Kendime ufak bir söz verdim, yüreğimde kalan son üzüntüleri de silkelemeye çalışıp yoluma devam etmeye çalıştığım şu güzel Ağrı günlerinde, ne zaman onun adını duysam, aklıma o bebeği getireceğim artık.
Bunlar da o güzel arkadaşlarım. Soldaki dünyalar güzeli, galaksinin nuru dikkatleri üzerine çekmiştir tabi ki. O benim ehuah

Peki neden anlatıyorum bunu? Şu yüzden, çalıştığım onca gün içerisinden nedense dün paylaştım özel hayatımı onlarla. Ve yine aynı gün, ambulans ile gittiğimiz evde ekibimdeki paramedik hastaya gerekli müdahaleyi yaparken, gözüme bir bebek ilişti. Yer minderleri, soba ve bir televizyondan ibaret olan modern bir köy evinin zemininde sessizce yatıyordu sırt üstü. Kıvırcık sarı saçları, bölge insanının karasıyla tezattı resmen. Bebeği korkutmamaya dikkat ederek aldım kucağıma, 1 yaşındaki ufacık bedeni ve etrafındaki dünyayı anlamlandırmaya çalışan, henüz gerekli gereksiz anılarla dolmamış zihnini yansıtan kocaman gözleri bana şaşkınlık içerisinde baktı. Şaşırdığım şeyse şu oldu, ben sevmem bebekleri ve ne de güzel ki bebekler de aynı duyguyu benim için besler. Genelde sevmezler beni. Evde görünce yolu değiştirir, yanına yaklaşınca ağlar filan. Annesinin söylediğine göre de gözlükleri çok seviyormuş, belki de bu yüzdendir bilmiyorum. Gözlüğümü eline aldıktan sonra da bana bakıp gülümsedi küçücük ağzıyla kocaman yanaklarında kırışıklıklar yaratarak. Kucağımda oradan oraya taşıdığım müdahale süresi boyunca. O da bana gülümsedi, ne yaptıysam karşılık verdi. Paramediğin çantasına alıp kaçırasım geldi çocuğu, o kadar sevdirdi kendini bana. Gayri ihtiyari adını sordum dedesine, ismini söylediğimde ürperdi tüylerim. Çünkü vefat eden arkadaşımla aynıydı adı.
Kendime ufak bir söz verdim, yüreğimde kalan son üzüntüleri de silkelemeye çalışıp yoluma devam etmeye çalıştığım şu güzel Ağrı günlerinde, ne zaman onun adını duysam, aklıma o bebeği getireceğim artık.
Bunlar da o güzel arkadaşlarım. Soldaki dünyalar güzeli, galaksinin nuru dikkatleri üzerine çekmiştir tabi ki. O benim ehuah

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder