30 Mayıs 2011 Pazartesi

  Geçen günlerde aklıma bir soru takıldı. Sonra yine aynı soru, tesadüfi olarak bir yol arkadaşımla muhabbet ederken de ortaya çıktı. Yazıyorum (sıkı tutunun) : Neden şehirde yaşarız?
  Soruyu ilk olarak sıkışık bir durakta metrobüs beklerken düşündüm. O kalabalık içinde ne kadar sıradan bir şehir insanı olduğumu farkettim ve toplu taşımada nasıl "değersiz insan" muamelesi gördüğümü anladım. Geçen arabaların yansımalarında gördüğüm çirkin yüzlere (en çirkini benimkiydi ehehe. Benim için bir gururdur) bakıp da, "Neden burda yaşıyorum?" diye düşündüm veya daha da ötesi "İlerde neden burda yaşamak istiyorum?". Tamam İstanbul iyi şehir güzel şehir ama herkes İstiklal Caddesi'nde oturmuyor ki değil mi? Oturduğum çevrenin hastasıyım (Altunizade) yanlış anlaşılmasın tabi mesele. Yine koptum lan konudan. Heh! Şimdi burda yaşıyor olmamın sebebi bir kaç tanedir herhalde: burda büyümüş olmak, ailemin burda olması ve (en önemlisi) okulumun burda olması. Sonra meslek edineceğin , iyi bir hastanede çalışıp , iyi bir evde oturmak isteyecek, iyi bir arabamın olmasını isteyeceğim. Peki neden hala şehir? Tüm bu istediğim şeyler, bana "şehirde yaşayan insan" psikolojisi tarafından mı empoze ediliyor? Tabi ki insan olmanın bir gereği olarak daha fazlasını her zaman isteyeceğim, ama bir köyde yaşasam neyin daha fazlasını isteyebilirim ki? Arabam vosvos olsa yeter bana. Kılık kıyafet zaten salaş. Evim çok çok güzel olmasa da dikkatimi dağıtan, onları arzulamamı sağlayan başka güzel evlerden kaç tane olacak sanki? He bir de şu var : İstanbul'da yaşıyorum ama sokaktaki insanı tanımıyorum. Kim tanıyor ki ? Peki neden bu insanların toplu taşımadaki hayvanlığını çekiyorum? Kabalıklarını neden çekiyorum? İnanın bana , metrobüse binen insanların, oturmak için verdikleri mücadeleyi görseniz ve bunu terazinin bir yanına koysanız; öbür yanına da boğazın manzarasını koysanız, ilki daha ağır gelir.
  Şöyle çıksak gitsek uzaklara. Ne günümün 2 saati yolda geçse, ne de kalabalıklar içinde ezilen büzülen bir böcek gibi yaşasam... Aaa, tabi ki bunları yapacak mıyım büyüyünce? Muhtemelen hayır. Yine de Allah ömür verir de emekli olacak kadar ruhum yapışırsa bedenime , o zaman gidip de bir sahil köyünde yaşamayı düşünürüm =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder