10 Mart 2012 Cumartesi

- MeneS ?
- Efendim Enes?
- Azizim hiç konuşturmaz, hal hatır sormaz oldun bana. İnsan hiç mi merak etmez can yoldaşım nerede diye?
- Ama klavyeden yazmadığım için zor oluyor seni konuşturmak. Hani kalın harfleri yaz filan. Ne olur kusura bakma.
- MeneS, ben affetsem aşk affetmez, anlıyor musun?
- Senin kafan sanal nargileyle mi dolu?
- Benim kafam yalnızlıkla dolu. Bir ben var benden içeri, hiç bakma hemen kaçar geri...
- Yunus Emre'den çakma alıntılarla bu iş yürümez.
- O zaman yürütelim bu işi.
- Hadi bakalım yürütelim.
- Ne yapıyoruz biz MeneS?
- Tembel hayvanlar iş yapmaya kalkıştığında ortaya nasıl bir şey çıkıyorsa, biz de onu yapıyoruz ve ortaya çıkan iş çok benziyor onların yaptığına.
- Senin hayvan benzetmelerini yerim ben.
- Sanal varlıklar ile pek flört etmiyorum kusura bakma.
- Boş boş konuşacağımıza bir konu bulalım.
- Mesela mesela, yaşlı insanları konuşalım?
- Nasıl yani?
- Hani mecliste insanlar var ya, yaş sınırları var hatta. Sence doğru bir şey mi o kadar yaşlı insanların oralarda olması?
- Ama görmüş geçirmişler, hayat tecrübeleri var. En azından bir genç kadar gaza gelmiyorlar, ateşli değiller.
- Tabi ki bunlar doğru. Ama bir keçi kadar inatçı olabileceklerini ve bir kütükten daha çok esnekliğe sahip olmayan fikirleri olduğu aşikar değil mi? Yani önündeki seçenek daha iyi olsa bile, ideolojik olarak uygun olmadığı veya desteklemediği biri tarafından yapıldığı için keçilik yapıyor.
- Bunu gençler de yapmaz mı peki? Onlar da önündeki durumda kendi siyasi görüşü hangi taraftaysa onu savunmaz mı? Kim der ki : tamam benim seçimim yanlışmış.
- Bu konuda da haklısın. Ama, yaşlılar bu konuda daha güvenilmez geliyor bana. 60 yaşına basmış, yolun 6/7'sini tamamlamış bir insanoğlunun fikirleri, sence ne kadar oynayabilir ve değişebilir? Ben sana hayal etmende yardım edeyim ; Apple ürünleri çıkmadan önce mağaza önündeki kuyruklar kadar ilerler ve biliyor musun o ürünler çıkmadan önce o sıra ne kadar ilerliyor? Tabi, karmaşık matematik hesaplamaları ve kozmik fizik yardımıyla anlaşılabileceği gibi HİÇ ilerlemiyor.
- Öyle ama, öyle işte. Sen siyasetten haz etmiyorsun galiba pek?
- Kesinlikle. Özellikle maşa gibi kullanılmaktan. Peki ne için? Kimse gerçekten vatana hizmet etmek istiyor mu? Ortada "güç" denen kavram varken, neden kimse Ahmet Amcanın hayrını düşünsün? Bir yanda Atatürk'e tapan insanlar -ki eminim ki Mustafa Kemal bugün onları görse lider olduğuna olacağına pişman olurdu- öteki yanda da şimdiki hükümete yapanlar, sonra da bir de aradakiler var. Onlar da bulur tapacak bir şey, eskisi gidip yenisi gelene kadar. Dikkat çekici nokta ne biliyor musun, üstelik bir o kadar çarpıcı? "Tapıcı" sınıfındaki çoğu insanın "Kuzey Kore" deyince kahkahayı basması.
- Sen?
- Ben nötrüm. İlgilenmiyorum siyaset ile. Bunlar geçmiş deneyimlerimden topladığım düşünceler. Siyaset ile ilgilenmemek gündemi takip etmemekse, varsın gündemi takip etmiyorum. Benim gündemim ayrı. Çok ayrı.
- Aaa , hani ilk yazılarında belirtmiştin , "İstiklal'de mikrofon uzatılınca bir şey bilmeyen genç" diye.
- Evet işte, o genç benim ve çok mutluyum bu yüzden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder