15 Nisan 2012 Pazar

Vaziyet

  Verilen aradan sonra tekrar bloguma geri döndüm efendim. Sınav döneminin eşsiz fırtınası gelip evimi barkımı yıktı ama ben sağlam kaldım ve alnımın akıyla bu işi atlattım. Değil mi Alnımın Akı?
  Tabi ki bir oyuncu olarak , sınavlardan sonra yaptığım ilk (ve de muhtemelen tek) şey açıp bilgisayar oynamak. Hatta bu sefer biraz abartmışım , o kadar çok oynadım ki tonsillit olmuşum. "Olur mu efendim öyle şey?!" demeyin, hayat bu... Karşımıza nelerin çıkacağını ve boğazımıza hangi fırsatçı patojenin gireceğini bilemeyiz. Gerçi o fırsatçı patojenin hangisi olduğunu bilmesek de, geniş spektrumlu antibiyotik veririz. Bilmemize gerek kalmaz.
  Bir de kafamdan bahsetmem gerekiyor sanırım. Kafamın şeklinden ve muhtevasından (beyin?) bahsetmeyeceğim tabi ki. Tonsillit olana kadar bilgisayar başında oturunca sanki beyniniz genişlemiş gibi hissediyorsunuz. Daha demin kahvaltıda bir yumurtayı soymaya çalışırken resmen patladı yumurta. O içeriği kafamın içeriği olarak alır, yumurta kabuğunu da kafatasım olarak sayarsak, benim de kafam aynı şekilde patlayabilir eğer bir delik açılırsa. Ama beynimi seviyorum , o yüzden lütfen delmeyin kafatasımı. Delmek isterseniz de , kalın kafalı olduğumu belirtmek isterim. İnce uçlu matkap iş görecektir. Ama şarj edip de gelin ha, nitekim uzun sürebilir.
  Sınavlar filan dedim ama hiç bahsetmedim sınav notlarımdan. Farkettiniz mi (Okuyucuyla samimi olma çabaları...)? Notlarım genel olarak iyi. Zaten sınavlar da nedense kolay yapılıyor , milletin notları iyonosfer tabakasında geziyor. Benim de öyle olması doğal. Dahiliye mi? 74 aldım. Ama küçük gerizekalı hataları yapmasaydım, 80'i zorlayabilirdim. Başka zamana artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder